31 Temmuz 2007 Salı

Yazılım Lisansları

Merhaba, yeni bir yazıyla daha karşınızdayım. Aslında, kendimi tanıttığım yazım haricinde ilk yazım oluyor bu. Gecikme için özür dilerim son aylarda tembellik, meşguliyet, tembellik üçgeninde gidip geldiğimden pek bir şey yazma fırsatı bulamadım fakat yazılan her yazıyı okuduğumu belirtmek isterim.


Bu yazı başlıktan da tahmin edebileceğiniz üzere yazılımların lisanslandırılması hakkında sizi biraz da olsa bilgilendirmeyi amaçlıyor. Bağımsız bir yazılım üreticisi olarak (oyunlar da yazılımdır evet) yazılımınızı uygun bir şekilde lisanslandırmanız emeğinizin korunması için çok önemlidir. Şahsen lisans diye bir kavramın olmasını dilemezdim fakat kapitalizm kapı zilini çalmakta. Bu nedenle lisans konusunda şimdilik yapacağınız pek fazla şey yok. Yine de istediğiniz üretiminizi lisanssız da yayınlayabilirsiniz. Genelde kimse başkasının yazılımı sahiplenme eğilimde değildir. Fakat tarih içerisinde böyle insanlarla karşılaşmış olduğumu da belirtmek zorundayım. Örneğin, bir defasında bir arkadaşımın yaptığı basitçe bir oyunu başka bir forumda başka birinin adı altında yayınlanırken gördük.

Neden Lisanslıyoruz?
İnsanların yazılımlarını lisanslama amaçları çok değişken olabilir. Bazı insanlar kodlarını paylaşmadan, sadece başkasının onunla maddi kazanım elde etmesini engelleme amacıyla lisans kullanırken bazı insanlar ise kodlarını paylaşmalarının istismar edilmesini engelleme amacıyla lisans kullanır. "Nasıl yani, ne istismarı?" diyecek olursanız; insanlar yazılan kodu olumsuz yönde değiştirerek kodun asıl sahibinin ismini kötüye çıkartabilir. Veya tüm kodu kendileri yazmış gibi gösterebilir.
İkinci grup genellikle yazdıkları yazılımlar için para talep etmez. Çoğunun nacizane talepleri kodu olabildiğince geliştirip paylaşmak ve kodu kullanacak olanlardan ufak bir "credit" ile sınırlıdır.
Kodumuzu lisanslayarak, eğer paylaşıyorsak kullanıcıların ne yapabileceklerini ve ne yapamayacaklarını "tatlı" bir dille bildirmiş oluruz, eğer paylaşmıyorsak da kendilerine "keep out" mesajı vermiş oluruz.

Sık Kullanılan Lisanslar Hakkında
Bu yazıdaki asıl amacım sizlere etrafta sıklıkla görmüş olmanız muhtemel yazılım lisanslarını kısaca tanıtmak. Sözü uzatmadan lisanslara geliyorum:


GNU GPL http://www.gnu.org/copyleft/gpl.html
Belki de en çok kullanılan yazılım lisansıdır. Bu lisansa sahip bir kod parçasını yazılımınızın içerisinde kullanmanız halinde yazılımınızın yeni parçaları da GPL sahibi olmalıdır. Aynı şekilde kodu geliştirmeniz halinde dağıtabilmek için yine GPL ile lisanslamanız gerekmektedir. Fakat GPL ile lisanslanmış yazılımları sadece yardımcı yazılım olarak kullanıyorsanız yeni oluşturduğunuz yazılımın GPL ile lisanslanması gerekmemektedir.

GNU LGPL http://www.gnu.org/copyleft/lesser.html
GNU GPL ile hemen hemen aynıdır. Aralarındaki tek fark kendi yazılımınızın bir parçası olarak LGPL ile lisanslı bir kodu kullanıp yeni bir ürün ortaya çıkardığınızda bu ürünün LGPL ile lisanslanmasının gerekmemesidir. Yeni ürününüzü ister satabilir ister paylaşabilirsiniz. Fakat unutulmaması gereken nokta, kod içerisinde daha önceden LGPL lisansına sahip olan kısımlar bu lisansı korumaya devam etmelidir.

ZLIB/LIBPNG http://www.opensource.org/licenses/zlib-license.php
Bu lisans, lisanslama işleriyle çok fazla uğraşmak istemeyen fakat lisanssız da kalmamaya çalışan kişilerin favorilerindendir. Metni oldukça kısa ve özdür. Bu lisansa göre kullanıcılar kodu istedikleri gibi kullanabilir, paylaşabilir. Kodun kime ait olduğunu belirtmeye zorlanmazlar fakat belirtmeleri her zaman hoş karşılanır. Kullanıcılar kodu değiştirirse bunu belirtmek zorundadırlar ve lisans metnini değiştirmeden koda eklemeleri gerekmektedir.

MIT http://www.opensource.org/licenses/mit-license.html
Bu lisans şimdiye dek gördüğüm en serbest lisanslardan biri. Bu lisansa sahip bir yazılımı istediğiniz gibi kesip biçip dikebilir, satıp para kazanabilirsiniz. Tek yapmanız gereken lisans metnini yazılımın herhangi bir parçasının yanına iliştirmektir.

Kısaca bahsedilecek bir iki lisans daha var. Onları da ilerleyen günlerde yazmayı planlıyorum. Umarım lisans karmaşası yaşayan arkadaşlara bir faydası dokunur. Ben de lisans konusunu yeni yeni öğrenmekte olan birisiyim bu nedenle hatalı bilgiler(hatalıysa bilgi olur mu?) vermiş olabilirim. Yorumlarınızla beni düzeltiniz. Şikayetleriniz bize, memnuniyetleriniz dostlarınıza.

26 Temmuz 2007 Perşembe

Kômpitığ encınıriğ - Ay lav dis geym!

Merhabalar efendim.

Nasılsınız görüşmeyeli? Ben iyiyim.
1 Haziran'dan beri görüşmemiştik. Doğrusunu söylemek gerekirse; bu 2 ayda yazmaya, tek başına anlatmaya değecek herhangi bir duruma, olaya ve tecrübe kazanımına ev sahipliği yapmadı benim naçizane ev stüdyom.


En iyisi bu geçen sürede oyun yapımı konusundaki ve genel olarak hayatımdaki gelişmelerin haberlerini vereyim.

Bildiğiniz gibi ÖSS'ye girmiştim bu yıl. Puanım çok kötü değil belki, ama kesinlikle yüksek de değil. Vakıf üniversitelerinin mühendislik bölümlerine paralı olarak girebileceğim. Büyük ihtimalle Başkent Üniversitesi'nde veya Çankaya Üniversitesi'nde, Bilgisayar Mühendisliği 1'nci sınıfa gidiyor olacağım bu yıl (hazırlık atlama sınavını geçebileceğimi varsayıyorum). Haydi hayırlısı.

Mount & Blade için mod yapımına başladım. Mod sistemini bilgisayara kurup öğrenmem ve alışmam uzun sürmedi.
Çıkarmayı düşündüğüm ilk modun adı Kuzgungölge. "Acaba Vaegir ve Svadianların şehir yöneticilerini öldürmek, onlara suikast düzenlemek nasıl bir his olurdu?" sorusu vardı zihnimde, Kuzgungölge bu fikir üzerine inşa ediliyor (aslında zaten oyun/mod yapımının temel düşüncesi, "Ben olsaydım şunu şöyle şöyle yaparım"dır).


İşin hâlâ çok başındayım. Şu ana kadar yaptığım en kayda değer çalışma, kendi yüzümü karakter skin'i olarak kullanıp kendimi oyuna koymak oldu. İlk önce bu yarattığım karakteri modülün baş kahramanı olarak düşünmüştüm, ama sonra bu karakteri, suikaste uğraması gereken bir prens-şövalyeye dönüştürmeye karar verdim.
Şu an yapmaya çalıştığım şey, oyunun baş kahramanı için zayıf bir 'body' hazırlamaya çalışmak. Kaslı kuslu bir adamın çevik bir şekilde hareket edip oklardan kaçması, oraya buraya zıplaması çok mantıklı olmaz sanırım (aslında benim önemsediğim şey mantık değil, o karakterin Lost One'a benzeyecek olması).
Mount&Blade'in oyun mekaniklerinde pek çok değişiklik yapmayı düşünüyorum bu mod ile.

Ama asıl yapmak istediğim modül bu değil; belki Mount&Blade'in full sürümü çıktığı zaman bitecek olan, geniş bir Asporia modülü. 'Kuzgungölge' ile tecrübe ve M&B komünitesinde biraz prestij kazanmayı düşünüyorum.


Dropped my weapon. I knew I wouldn't need it anymore. And kept walking on the white desert through the blue darkness of the Polar Night. I was feeling nothing. Nor coldness, neither pain.

Lost In The Nightmare'ın 1.2 versiyonu üzerinde çalışıyorum.



Eniena nick'li bir arkadaş (beraber çalışırken beni sinir etti, sonra anlatırım), oyunun orijinal metninin proofread'ini yaptı (şu "proof-read" kelimesinin güzel bir Türkçe karşılığı olduğuna eminim ama aklıma gelmiyor). Yukarıdaki metinde gördüğünüz kötü İngilizcem yüzünden epey eleştiri almıştım. 2 yıl önce yazdığım metne şimdi bakıyorum da, beni bu konuda eleştirenlere hak veriyorum. Bu yeni versiyon için geç bile kaldım sanırım.

Grafikleri elden geçiriyorum.

Oyunun grafiklerinin eski halinden pek memnun değildim. Renk değerleriyle, "shadow/highlight" ayarlarıyla oynayıp (bu arada "Highlight" kelimesinin Türkçe karşılığını merak ediyorum) bir de diffuse glow filtresi eklediğim zaman tam istediğim gibi bir atmosfer sağlayabiliyorum. Hem biraz film noir ambiyansı, hem de rüyamsı bir hava.
Ayrıca oyunun eski halinde, gece/karanlık sahneler o kadar karanlıktı ki oyunu aydınlık bir odada oynadığınız zaman etrafı iyi göremiyordunuz. Bu sorunu bir nebze de olsa giderdim sanırım.

Oyunda yaklaşık olarak 550 tane Room, 650'ye yakın da arkaplan olduğunu varsayarsam, beni epey uğraştıracak bu. Ama değecek sanırım.

Örnekleri bu arşiv sayfasında bulabilirsiniz (resimleri bu sayfada verince OyunYapsak.Net'in ana sayfasını yamulttuğum için ayrı yere koymak zorunda kaldım).

Diyeceklerim şimdilik bu kadar. Takım liderliği ve motivasyon gibi konularda da yazı yazmayı planlıyorum.

İLAN - Grafiker Aranıyor

Merhabalar.

Bağımsız Oyun geliştirme konusuyla ciddi olarak ilgilenen ekibimiz için grafik ile alakalı konuları üstlenebilecek bir ya da iki ekip arkadaşı arıyoruz.

Ekip olarak amacımız içeriği ağır basan oyunlar üretmek. Genel olarak rpg ve strateji türleri ağır basacak gibi gözüküyor. Hedefimiz kaliteli oyunlar üretip bunları satarak bu işi artık bir üst noktaya çıkarabilmek. Projemiz tek bir oyun üzerine kurulu değil, birçok oyun çıkaracak bir firma/ekip kurma üzerine kurulu ve bize gereken bu ekipte bizimle aynı şartlarda çalışacak grafiker arkadaş(lar).

Ekibimize katılacak arkadaşta aradığımız özellikler, iyi oyun yapmayı para kazanmanın önüne koyması, gerektiğinde bu işi başarabilmek için fedakarlıkta bulunmaktan çekinmemesi, bir oyunun görsel yönetimini yapabilecek kapasitede olması, ve bir oyunun baştan sona bütün grafik işini yapabilecek seviyede olması. 2D ve ya 3D çalışıyor olması bizim için fark etmiyor. Biz ona uyarız ama önemli olan bir oyunun bütün grafik işini üstlenebilecek olması. Yani oyun içi grafiklerden tutun, menu grafiklerine kadar halledebilecek olması. Bu noktada kendisine elimizden gelen yardımı yapacağız ama küçük bir ekibiz ve herkesin üzerine benzer şekilde çok iş düşeceği için bu durumdan rahatsızlık duymamalı ve bunu bilerek katılmalı. İlgilenen arkadaşlar bizimle şu adreslerden temasa geçebilir.

mail:
ragnor_whr AT yahoo NOKTA com

msn:
ozanemirhan AT gmail NOKTA com

22 Temmuz 2007 Pazar

GameTunnel'dan En İyi 100 Indie Oyun Listesi

GameTunnel.com sitesi Temmuz ayında her ay yaptığı gibi bir aylık oyun değerlendirmesi yapmak yerine bu sefer son 3 yılı kapsayan bir en iyi 100 oyun listesi yayınladı. Liste GameTunnel'da incelenmiş oyunlardan oluşmakta. Listeye bu linkten ulaşabilirsiniz.

Liste yayınlandıktan sonra Bağımsız Oyun topluluğu içinde oldukça ilgi uyandırdı. Genel olarak iyi tepkiler almasına rağmen beğenmeyenlerde çıktı. Listeye gelen eleştirilerin çoğunluğu bazı iyi oyunların listede hiç yer bulamayışı ve bazı kötü oyunların listede (hem de nispeten iyi sayılabilecek sıralarda) yer alması.

20 Temmuz 2007 Cuma

İstediğinize Odaklanın

Pek çok insan tanıyorum, özellikle bir takımla çalışırken sürekli istemediklerine odaklanıyor, istemedikleri şeyleri anlatmaya çalışıyorlar. Bu oldukça zaman, enerji ve motivasyon alıcı bir yanlış. Takım arkadaşlarınıza sürekli beğenmediklerinizden, olmasını istemediklerinizden, değiştirilmesi gerekenlerden bahsederseniz, kafalarını karıştırır, cesaretlerini ve projeye olan güvenlerini kırarsınız.

Aynı zamanda bu kendi motivasyonunuzu ve planlama becerinizi de kısıtlar hatta proje için ölümcül bile olabilir. Şöyle ki sürekli istemediğinizden bahsederseniz bir süre sonra "Herşey yanlış gidiyor, hiçbirşey istediğim gibi değil." fikrine kapılırsınız.

Örneğin 3B model sanatçınız modelde yanlış birşey mi yapmış, "Bu model böyle olmamalı, kollar orantısız, bacaklar şöyle olacak" vs. yerine "Model güzel olmuş tam anlattığım gibi ama kolları biraz daha orantılarsak biraz da bacaklarla oynarsak mükemmel olur, oyuna daha iyi gider" şeklinde konuşmalısınız. Böylece olmasını istediğinize yani asıl noktaya gelir daha açık şekilde takım arkadaşlarınızın anlamasını sağlarsınız hemde motivasyonlarını düşürmemiş olursunuz.

18 Temmuz 2007 Çarşamba

Motivasyon İpuçları #1; Küçük İşleri Ertelemeyin

Bilgisayarla uğraşan herkesin ortak problemi; tembellik. İster programcı, ister grafiker isterseniz bölüm tasarımcısı veya oyun yapımında rol alan başka bir alanda çalışıyor olun bu hepimizde var olan doğal bir özelliktir. Sık sık kendimize "sonra yaparım", "daha zamanım var", "biraz şu oyuna bakayım sonra" gibi sözler söyler motivasyon eksikliğimizi bu avutmalarla kapatmaya çalışırız.

Dediğim gibi bu tembellik çoğunlukla çalışma motivasyonu eksikliğinden kaynaklanıyor. Kimi tanıdıklarım böyle durumda iki el oyun oynuyor veya oldukça kafa boşaltıcı olan Türk televizyonlarına bakıyorlar. Hoş bizim dizilere ve programlara bir saat ayırdığınızda koşarak bilgisayara dönüyorsunuz ki bu başka bir blogun konusu...

Burda kanımca yapılan temel bir yanlış var. Önemli olan çalışacak motivasyonu bulmakta değil. Önemli olan çalışarak motivasyon bulmakta. Çalışmak istemeseniz bile çalışmaya başladığınızda kendinizi daha konsantre olmuş ve daha motivasyonu yüksek hissedersiniz.

Gelelim attığım "Küçük İşleri Ertelemeyin" başlığının anlamına. Bir işe başlamak ve o işe konsantre olabilmek için başka sorumluluklarınızın bulunmaması önemlidir. Şahsen en ufak sorumluluklarım bile beni bekliyorsa kendimi kodlara veremiyorum. Bunlar o kadar basit ki örneğin; bulaşık, oda toplamak, çöpü çıkarmak, fatura yatırmak gibi. Az sonra yaparım dediğimiz her ufak şey birikiyor ve öyle bir hale geliyor ki hiçbirşey yapacak durumunuz kalmıyor sorumluluklar altında eziliyor ve tekrar tekrar "az sonra" demeye devam ediyorsunuz.

Özet olarak, basit sorumlulukları hemen ortadan kaldırın ve sizi mutlu eden çalışmalarınıza adayın kendinizi. En basit işten başlayarak oyun yapımına giden yolu tıkayan tüm o ufak pürüzleri tek tek temizleyin. Bulaşık mı yıkanacak? Az sonra demeyin hemen halledin. Ödeviniz mi var? Önce onu bitirin. Önemli bir email mı atmanız gerekiyor? hemen aradan çıkarın.

Bir diğer motivasyon kaynağı da hergün birşeyi bitirmektir. En ufak bile olsa oyun için birşeyler yapın ve gece kendinize sorun ne yaptığınızı. İster basit bir kaplama olsun ister ufacık bir programlama döngüsü ama illa hergün birşey yapın.Böylece -umarım ki- motivasyonunuz yüksek, çalışma gücünüz verimli olacaktır.

17 Temmuz 2007 Salı

OyunYapsak.Net

Merhabalar. Bir süredir yoktuk. Ani tatiller ve bazı mecburiyetler yüzünden OyunYapsak Blog'unu bir süre güncelleyemedik ama merak etmeyin. Artık buradayız ve kaldığımız yerden devam edeceğiz.

İlk haberimiz blog'umuza artık http://www.oyunyapsak.net adresinden de ulaşabilirsiniz. Aracı firmanın yarattığı bir sorun yüzünden yönlendirme işlemini tam istediğimiz gibi gerçekleştiremedik ve oldukça basit bir yolla kolay bir çözüme gittik bizde. Sizin için ise bir sorun yok. Eski adresimiz olan http://oyunyapsak.blogspot.com da eskisi gibi çalışmaya devam ediyor. Tek değişen bundan sonra http://www.oyunyapsak.net adresi üzerinden de blog'umuza ulaşabileceksiniz.

Şimdilik bu kadar en kısa zamanda yeni yazılarımıza buradan ulaşabileceksiniz.