20 Nisan 2007 Cuma

Otopsiçinin (??) Galaksi Rehberi

Herkese merhaba yine...

Nerede kalmıştık?
Hah... Asporia: Gizli Tehdit ve akabinde Lost in the Nightmare...

Bu yazımın amacı, iki AGS oyunum olan Asporia: Gizli Tehdit (başka adıyla Asporia: Hidden Threat) ve Lost in the Nightmare'ın post-mortem'i.

Yazıya başlamadan önce bir şey eklemek istiyorum.

"Bilgisayar oyunları, Gord10 için ne ifade ediyor?" sorusuna cevap vermemiştim, şimdi bu konudan bahsedeyim hemen (gerçi kimse böyle bir soru sormamıştı ama olsun).
Oynadığınız oyunlarımdan (veya en azından burada okuduğunuz yazılarımdan) da anlayabileceğiniz gibi, beni oyunların sanatsal yönü ilgilendiriyor. Bir Tolkien romanından, bir Opeth parçasından alabileceğiniz türden bir zevki yansıtmaya çalışıyorum son oyunlarımda (Son oyunlarımda diyorum; 13 No'lu Uçak gibi geyik bir oyunun oyuncuya herhangi bir şey katabilmesi çok zor) (Ama bu demek değil ki; mizah, tüketiciye katkıda bulunamaz. Gerçekten zekice yapılan -belki hiciv içerikli- bir mizah, tüketiciye pek çok şey katabilir). Silent Hill 2'nin benim en sevdiğim oyunlardan birisinin olması da içerisinde barındırdığı sanatsal içerik.

Ama demek istediğim "Ben sadece kitap gibi oyunlardan hoşlanırım" da değil. Bu aralar en çok oynadığım oyun GTA 1. Yıllar önce oyunun full sürümünü veren bir dergiyi aldığımda edinmiştim GTA 1'i ve çok sevmiştim. Arkadaşlarıma GTA 2'yi, 3'ü ve sonraki diğer GTA oyunlarını sevmediğimi söyleyince beni küçümserlerdi, o eski oyunu oynadığım için. GTA 1'deki eğlenceyi diğer oyunlarda bulamıyorsam bu benim suçum mu? Bir de 1-2 ay önce oyunu tekrar kurduğumda arkaplan müziklerini başka parçalarla değiştirdim ki bu oyuna bambaşka bir tat kattı. "Benzin" çalarken itfaiye aracıyla (ve tercihen bir roketatarla) trafiği birbirine katmanın veya "Feuer Frei" çalarken makineli tüfekle yaya kovalamanın tadı... Uff. (buradan adı Ç/T ile başlayan bir enişte/dayı/kayınçomuzu anıyorum :P )

Evet, oyunlar benim için iki şey ifade eder. Sanat ve eğlence. Teknoloji sadece bir araçtır bana göre.
Şimdi yazının anakonusuna dönelim.



Biraz önce harddiskimin derinliklerinde, ilk AGS oyunlarımın kaynak dosyalarını içeren klasörü buldum nihayet. Onları sildim sanıyordum, ama meğerse "adventure" klasörünün içinde, tam da gözümün önündelermiş keratalar. Benim için altın değerinde bir keşif oldu bu.

Asporia: Gizli Tehdit; AGS ile yaptığım, 2004 Eylül'ünde çıkardığım bir aksiyon/RYO (Rol Yapma Oyunu). Aslında bu oyunu yapmamdaki amaçlardan birisi, yapımına uzun süre önce başladığım Karanlık Ormanda Kayıp (o zamanki adı oydu) için kullanacağım bazı sıradışı fikirlerin ne kadar işe yarayacağını test etmekti. Half-Life ve onun modlarındaki modelleri, kaplamaları vs. kullanan başka bir freeware oyunla karşılaşmamıştım ve açıkçası Karanlık Ormanda Kayıp üzerinde çok uzun bir süre çalıştıktan sonra da elimde patlamasını istemiyordum (her türlü ihtimali düşünmüştüm; insanların oyunu bu yüzden oynamamalarından, bana karşı yasal işlem çıkarılmasına kadar.) (bu arada, özellikle Medieval World olmak üzere modellerini ve kaplamalarını kullandığım tüm modların yapımcılarına ne kadar teşekkür etsem azdır. Keşke onlara ulaşabilsem de teşekkür edebilsem, hatta belki iskender kebap falan ısmarlayabilsem. Mail adresleri çalışmıyor.).
1-1,5 yıl daha üzerinde çalışacağım oyunun bu tersliklerle karşılaşması yerine 1-2 ayda yaptığım Asporia: GT'i kaldırmak zorunda kalmak daha mantıklıydı zira.



Şunu itiraf edeyim...

Bir 'oyun' olarak incelersek, kalitesiz bir oyun çıkacak karşımıza. Savaş ve hareket sistemi kötüydü, oyuncuyu oyunda ilerleyiş konusunda çok daha fazla bilgilendirmem gerekiyordu.

Ama öte yandan, oyundaki ara sahnelerde yakalamayı başardığım sinematik hava dahil olmak üzere oyunun bazı özellikleri beni bugün hâlen etkilemekte. Açıkça söyleyeyim; biraz önce oyunun AGS içi kaynak dosyalarını incelediğimde, 16 yaşına yeni girmiş olan benin
bunları yapabilmiş olması beni şaşırttı. AGS'nin içerisine RPG öğelerini ekleyen kodları yazabilmiş olmam mesela... Kaynak dosyaları inceleyince canım tekrar bir RYO yapmak istedi (bu arada pek çok 'RYO' oyunundan farklı olarak Gizli Tehdit'te gerçekten rol yaptığımızı, verdiğimiz bazı kararların oyunu etkilediğini de belirteyim).

Aslında Asporia: Gizli Tehdit hakkında daha epey konuşabilirim, özellikle de bazı detaylar hakkında. Çok ayrıntılı bir yazı yazmayı isterdim, ama bu yazının da diğer yazılarım gibi aşırı bir uzunluğa sahip olmasını istemiyorum (gerçi o zaman da bu yazının ne kadar post-mortem niteliği taşıdığı da tartışılır; sanırım bu yazılarda oyunlarımdan çok oyun yapımı tarihimi masaya yatırmış oluyorum. Sanırım başta LitN olmak üzere, tüm oyunlarımı ileride teker teker otopsiden geçireceğim. Hele bir bol zamana ulaşayım da...).


Asporia: Gizli Tehdit beğenildikten ve herhangi bir sorun ortaya çıkmadıktan sonra 'Karanlık Ormanda Kayıp' üzerinde çalışmamam için bir engel çıkmadı. Bu oyun oldukça ciddi bir projeydi, yapabileceğim en iyi oyun o olacaktı. Üzerinde çok çalıştım; hikayeyi, hazırladığım map'leri (ve dolayısıyla arkaplanları) defalarca değiştirdim. Sonucunda mükemmel bir oyun olmadı belki, hâlâ bazı "keşke"lerim var. Ama biraz önce incelediğim o ilk demolara göre oldukça fazla yol kat ettiğimi de söylemeliyim.








Oyunun yapımı sürecinde değiştirilen grafiklere örnek vermek istiyorum.

<- Ameliyattan önce














Ameliyattan sonra... ->
(gerçi oyunda bu kadar güzel görünmüyordu bu sahne ama olsun).

Buradan çıkarılması gereken ders şu: Oyun yaptığınız zaman, memnun kalmadığınız bir şeyleri değiştirmekten veya yeniden yapmaktan çekinmeyin.

Ve bu da oyunun tam sürümünde göremediğiniz, sadece demosunda olan bir sahne. Memnun kalmadığım için bu sahneyi kaldırdım.


Ufff.
Gerçek hayatta geveze birisi değilimdir. Ama hem söz konusu hem benim yaptığım oyunlar olunca hem de yazılı bir ortamda kendimi ifade etme sanşına sahip olunca, çenem düşüyor.

Bu oyunun her sahnesi hakkında yazı yazabilirim. Ama gerçekten haddinden uzun bir yazı olurdu.

İleride LitN'ın çok ayrıntılı bir otopsisini yazmayı düşünüyorum. Benim için bu oyunun anlamını, falan filan...
Bu yazı çok havada kaldı, farkındayım. Ama en azından oyun yapmak isteyen diğer kişiler için, şimdiye kadar yazdığım tüm tarihçemin güzel bir kaynak olacağına inanıyorum. Görebilenler için çok ders var.

Bu yazıya noktayı koyuyorum... Ama tarihçemin bittiğini düşünmeyin sakın. Daha LitN 2: Unforgettable Memories adlı bir başarısızlık örneğinden bahsedeceğim zaman bulduğum zaman (aslında benim bu yazıyı yazmak yerine integral testi çözmem gerekiyordu, biliyor musunuz?).
Neyse, hunimi takıyorum ve sizlere kısa bir süre için vedamı ediyorum.

5 yorum:

Aslı "TILSIM" Palabıyık dedi ki...

Eheheh o dayı enişte kişisine iletirim selamlarını :D

Ve bebelik öss sınavına girmeyle oluyo hımm? Ben de bebe olmak istiyorum sonra aklı başında bi üni.. neyse.

"16 yaşında bunları yapmışım vay be" dedikten sonra ben üstüne söyleyecek laf bulamıyorum. Bul, söyleyeyim. 16 yaşında ben bir bilinmeyenli denklem çözemiyodum.

Ragnor dedi ki...

Kendi öykünü anlatırken oldukça güzel dersler vermişsin. Özellikle de şu yeni bulduğun fikri önce nispeten ufak bir oyunda denemen bence çok çok iyi bir fikir.

Keşke LiTN'den de daha uzun bahsetseymişsin. Bir sonraki yazını merakla bekleyeceğim.

Ayna-i Marzî dedi ki...

Ahh Özbekistan'a gitmeden evvel eski btg'leri karıştırıyordum ve Asporia: Gizli tehdit oyununu görüp kurmuştum. Demek oyunu yapan senmişsin. Zamanımın az olması sebebiyle pek oynayamamıştım ama Türkçe olması bile çok hoşuma gitmişti. Şimdi pc'im de duruyor oynayayım bir. Tanıdığın birisinin oyununu oynamakta daha bir zevkli olur hem =)

Predat0r dedi ki...

Oyunun niye otopsisini yazıyorsun? Oyunu öldürdün mü? :D

Ragnor dedi ki...

Buna "postmortem" der yabancılar. Birebir çeviriside otopsi oluyor. Gord10'da ufak bi espiri yapmış işte o kadar.